YÖNETİM KURULU TOPLANTISI BAKAN YARDIMCIMIZ VE TMO GENEL MÜDÜRÜMÜZÜN KATILIMI İLE YAPILDI



YÖNETİM KURULU TOPLANTISI BAKAN YARDIMCIMIZ VE TMO GENEL MÜDÜRÜMÜZÜN KATILIMI İLE YAPILDI

Yılın son Yönetim Kurulu toplantısını Bakan Yardımcımız Sn. Ayşe Ayşin Işıkgece ve TMO Genel Müdürümüz Sn. Ahmet Güldal'ın katılımıyla gerçekleştirdik. Toplantıda yem sanayimizin sorunları ile 2022 yılı öngörüleri ele alınmıştır.

Toplantı notları:

Sn. Ayşe Ayşin Işıkgece konuşmasında;

  • Bitkisel üretim ve hayvansal üretim ile ilgili konuları son derece yakından takip ettiklerini ve en iyi şekilde görevlerini gerçekleştirmeye çalıştıklarını,

     

  • TMO marifetiyle bir dönem yem fiyatlarının dengeye oturtulduğunu,

     

  • Kurak bir dönemden geçildiğini ve tekrar kuraklık beklentisi bulunduğunu ancak şu anda bitkisel üretim açısından, birkaç bölge dışında yağış durumunun memnuniyet verici olduğunu,

     

  • Bu yıl hızlı şekilde yükselen gübre fiyatlarından dolayı gübre satışlarında %20 oranında bir düşüş olduğunu, ancak yağışların iyi gitmesi nedeniyle önümüzdeki dönemde bitkisel üretim üzerine bu düşüşün etkisinin çok da fazla olmayacağını tahmin ettiklerini,

     

  • Gübre fiyatlarındaki artışları takip ve analiz ettiklerini, gübre sektöründe ülkemizde üretilen, sübvansiyon verilen ürünlerde dahi yurtdışına göre fiyatlama yapıldığını, bu durumun önüne geçilmesine yönelik çalışmalar yapılsa da fiyatlardaki hareketlilik dolayısıyla bu müdahalelerinin piyasada iyi anlaşılamadığını,

     

  • Esasen bu yılki tarımsal ürünlerin maliyeti ve ürün satış fiyatlarına bakıldığında çiftçinin zarar etmediği ancak kardan zarar ettiklerini,

     

  • Çiftçinin üretime devam etmesi için çok çaba sarf ettiklerini ve çiftçiyi ezdirmemek için çalışmalar yaptıklarını,

     

  • Ocak-Mart döneminde atılacak gübrenin çok önemli olduğunu,

     

  • İçinde bulunduğumu dönemde tüm dünya genelinde piyasalarda sorunların ve belirsizliklerin gözlemlendiğini,

     

  • Büyük üretici ülkelerde hububat ihracat yasaklarının uygulandığını,

     

  • Çiftçinin mutlaka ürettiği fiyatın üzerinde bir fiyatla satış yapacağını,

     

  • Çiftçilerin piyasayı izlediklerini ve bu sene ekilmeyen yer kalmayacağını,

     

  • İnsanlarımızın kaz, balık, bitki proteinleri gibi alternatif protein kaynaklarına yöneltilmesinin mevcut protein kaynaklarımız üzerindeki talep baskısını hafifleteceğini,

     

  • Sektörün daha iyi hale gelmesi için yapılabilecekler konusunda faaliyetlerine devam ettiklerini, sektör paydaşlarının görüşlerinin bu yolda kendileri için önemli olduğunu ve ortak çözüm yollarına açık olduklarını dile getirmiştir.

     

     

    Sn. Ahmet Güldal Konuşmasında,

     

  • Bu yıl olağanüstü bir durum olması sebebiyle hasat döneminde dahi beklemeden regülasyona başladıklarını ve TMO stoklarının güçlendirildiğini,

     

  • Ana hedeflerinin et ve süt üreticilerinin artan maliyetlerini bir nebze de olsa paylaşmak olduğunu,

     

  • Besici, yetiştiriciler ile yem sanayicilerine 2,6 milyon ton hububat tahsis edildiğini,

     

  • 500 milyonluk görev zararıyla gerçekleştirdikleri bu müdahalenin hayvan yetiştiricilerine 2-2,5 milyar TL’lik bir kazanç sağladığını,

     

  • Bu sıkıntılı günlerde devletin elinden geleni yaptığını ve daha önceki kriz dönemlerinde olduğu gibi bu günlerin de geçeceğini,

     

  • Arpa konusunda müdahale ettikleri dönemde piyasada 2800 TL olan arpa fiyatının bir miktar gerilediğini,

     

  • Kasım ayında yaşanan kur ataklarından sonra yeni bir gündem oluştuğunu,

     

  • Hasat zamanına kadar üreticiye öncelik vererek, yaptıkları destekleme çalışmalarına devam edeceklerini,

     

  • Şu an için ülkemizde büyük bir kıtlık olmadığını ve 2022 hasadıyla beraber de bir rahatlama olmasını beklediklerini,

     

  • Haziran ayında yaptıkları planlarının uygulanmasına devam edeceklerini,

     

  • Geçen yıl sonbaharına kıyasla bu yıl yağışlar, ekiliş ve çıkışlar açısından daha iyi durumda olduğumuzu,

     

  • İlçe teşkilatlarından aldıkları bilgilere göre ülkemizde ekim durumunun iyi olduğunu ve ekilmeyen tarım toprağı kalmayacağını, bunun üretim beklentisi açısından olumlu bir hava yarattığını ifade etmiştir.

     

    Başkanımız M. Ülkü KARAKUŞ;

     

  • Birliğimiz üyelerinin Türkiye karma yem sektörü üretiminin yaklaşık %85’sini temsil ettiğini,

     

  • İyi giden yağışların etkisiyle baraj doluluk oranlarının artacağını,

     

  • Sektörümüzün yarısının dolarize olduğunu ve döviz kurundaki değişikliklerden çok etkilendiğini,

     

  • Gübre satışında bu yıl %20-25 oranında düşüş olsa da, büyük işletmelerin gübre kullanmaya devam ettiğini, azalmanın küçük aile işletmeleri tarafında daha yoğun olduğunu,

     

  • Çiftliklerden çıkan gübrelere talebin bir hayli arttığını,

     

  • Bu yıl yağışlar iyi gitse de önümüzdeki yıllarda yağış konusunda sıkıntıların olabileceğini,

     

  • Yumurta ve tavuk ihracatında durumun iyi olduğunu,

     

  • Bu yılki gelişmeler nedeniyle gübre, yakıt, tohum vb. tüm girdilerde maliyet artışı olduğunu ve Tarım ve Orman Bakanlığının 25 milyar TL olan tarımsal desteklerin 27 milyar TL’ye çıkarılmasının tarımsal üretim için yeterli olmayacağını,

     

  • Sorunların giderilmesinde kamu ve özel sektörün bir arada çalışması gerektiğini ve ortak bir dil geliştirilmesi gerektiğini

     

    belirtmiştir.

     

    Toplantının devamında Yönetim Kurulu Üyelerimiz;

     

  • TMO’nun bugüne kadar olan çabalarının piyasanın regüle edilmesi açısından önemli ve faydalı olduğunu,

     

  • Kırmızı ette ve sütte pariteye göre dinamik bir şekilde fiyat ve desteklerin belirlenmesinin üreticinin kazanç sağlaması açısından önemli olduğunu,

     

  • Üretimden para kazanamayan süt üreticisinin elindeki süt hayvanlarını kesime gönderdiğini ancak ilerleyen zamanda damızlık ihtiyacı ortaya çıkacağını ve yeniden damızlık hayvan alımının daha pahalıya mal olacağını,

     

  • DDGS hariç neredeyse tüm yem hammaddeleri için KDV oranlarının düşürüldüğünü, sektörümüzde önemli miktarlarda kullanılan DDGS için de KDV’nin düşürülmesinin gerektiğini,

     

  • Lisanslı depoların bir kısmında bulunan ürünlerde kalite standardının sağlanamadığını, ürünlerde sorun olduğunda bir şikayet mercii bulunamadığını, ayrıca bazı depolarda kantar problemi olduğunu ve ürünlerin eksik tartıldığını; bu sorunlarla ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanlığının ve Ticaret Bakanlığının bir denetim mekanizması ya da bilirkişi ekibi oluşturmasının bu konuda mağduriyetleri giderebileceğini,

     

  • Türkiye’de artık şartların eskiye kıyasla daha farklı olduğu, dolayısıyla TMO’nun da daha kısa aralıklı bir fiyatlama modeline geçmesinin piyasa regülasyonu açısından daha faydalı olabileceğini,

     

  • Besicilere tahsis edilen arpa ile ilgili ikinci el piyasasının oluştuğunu, tahsisi alanların ürünleri başka kişilere ve aracılara çok daha yüksek fiyatla sattıkları ve bu uygulamanın üretici maliyetlerini düşürme amacından saptığını,

     

  • TMO’nun maliyetleri düşürme yönünde değil, fiyat artışlarını önleme yönünde politika belirlemesinin daha faydalı olacağını,

     

  • Buğday üretiminin stratejik öneme sahip olması nedeniyle buğdaya pozitif ayırımcılık yapılması gerektiğini,

     

  • Karadeniz piyasasında Türkiye ile ilgili alım haberlerinin çok hızlı yayıldığını, daha önce firmalar tarafından ihtiyaç fazlası getirilmiş ve zaten antrepoda beklemekte olan ürünlerin TMO tarafından satın alınması durumunda ülkemizden fazladan bir talep olduğu gibi yanlış bir algı oluştuğunu ve Karadeniz piyasasındaki fiyatların bu durumdan etkilendiğini; TMO’nun antrepodan alımları kesmesinin bu tür suni algılar oluşmasının önüne geçebileceğini,

     

  • Beyaz ete yönelik iç ve dış piyasalardaki talep artışının karşılanabilmesi için yeni kümeslerin açılmasına ihtiyacın olduğunu, bu nedenle gerekli düzenlemelerin ve desteklerin sağlanmasının beklendiğini,

     

  • Sağlık anlamında sorun teşkil etmemesi, kaynak israfının önlenmesi ve protein grubu yem maddeleri ithalatının azaltılması gibi gerekçelerle tavuklardan elde edilen rendering ürünlerinin tavuk yemlerinde yeniden kullanılabilmesinin önünün açılması gerektiğini,

     

  • MDM ürünlerinin gıdalarda kullanım yasağı nedeniyle, değerli bir protein kaynağımızın heba olduğunu ve ülke ekonomisine de zarar verildiğini, bu nedenlerle yasaklamanın kaldırılmasının uygun olacağını dile getirmişlerdir.

 

Toplantı sonucunda sektörümüz ve ilgili kamu kurumları arasında iletişimin sürdürülmesi ve sorunlara ortak çözüm aranması için çalışmalar yapılması kararlaştırılmıştır.